Başkanın Mesajı
Günümüz dünyasında nüfus hızla artmakta, kaynaklar hızla tükenmektedir. Enerji arzı, onunla birlikte çevre güvenliği ve bunların sürdürülebilirliği bugün ülkelerin ve yaşamımızın birincil önceliği durumuna gelmiştir. Ülkeler varlıklarını, bağımsızlıklarını, çevreyi ve geleceklerini koruyabilmek için yeni yaklaşımlara, potansiyellerini değerlendirmeye yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmişlerdir.
Bu çerçevede Türkiye, son yıllarda rüzgar, güneş, su gibi yenilenebilir enerji kaynakları ile birlikte tarımsal potansiyellerini de dikkate alarak biyoyakıtların gelişimini sağlamaya çalışmıştır.
Biyoyakıtlar ve Biyodizel son yirmi yıldır Türkiye’de en çok tartışılan, adına pek çok toplantılar düzenlenen enerji, sanayi, tarım, çevre ve ulaşım boyutları olan, ulusal ve stratejik bir konudur.
Hammadde olarak yerli tarım ürünleri kullanma zorunluluğu bulunan yegâne sektör olan biyodizel, nadasa bırakılmış binlerce dönüm toprağın yeniden yeşermesini sağlayacak bir tarım projesi olarak bugün varlığını sürdürmektedir. 6 Haziran 2017 tarihinde yayınlanan Resmi Gazete’de Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunca motorinin toplamına en az %0,5 oranında biyodizel harmanlanması zorunluluğu yürürlüğe girmiştir. Bu sayede yıllık yaklaşık 125.000 ton biyodizel üretilmektedir. Hammaddesi; yerli tarım ürünleri ve bitkisel atık yağlardır. Bu sayede, pompadan tarıma sürekli destekle kırsal kalkınma ve istihdam sağlanırken; çevre korunmakta, enerji arzımıza az da olsa yerli ve yenilenebilir bir katkı da sunulmaktadır.
Biyoyakıtlar ve Biyodizel ülkemizin ihtiyaç ve potansiyellerinden ortaya çıkan yerli ve milli bir projedir. Tarıma yansıma biçimi olarak tarımda yeni bir yaklaşım (Enerji tarımı ), yeni bir düşünce sistemidir. Atık ve artıkların enerjiye dönüşebildiği faydası ve katma değeri çok yüksek bir alandır. Küresel ısınma nedeniyle çevre adına bir zorunluluktur. Biyoyakıtlar ülkemiz için her yönüyle bir ihtiyaçtır.
Bu ihtiyaç ülkemizde 1934 yılında hissedilmiş ve ilk faaliyet Atatürk Orman Çiftliğinde “Bitkisel Yağların Tarım Traktörlerinde Kullanımı” adı altında yapılmıştır. Projenin gerekçesi “Her ülke savaş ve buna benzer sebeplerle dışarıdan ihtiyaçlarını karşılayamayabilir. Bu nedenle kendi sınırları içerisinde elde edeceği kaynakların kullanımı ihtiyacı büyük önem taşımaktadır.” şeklinde ifade edilmiştir. Hammadde çalışmaları Eskişehir’de bulunan Anadolu Araştırma Enstitüsünde aspir üzerine yapılmıştır.
Aradan yıllar geçse de petrolde dışa bağımlı ülkemizde bu ihtiyaç önemini sürdürmektedir. Bu ihtiyacı gören ve katkı sunan yöneticilerimize, insanlarımıza, firmalarımıza şükranlarımızı sunarız.